Sunday, July 12, 2015

HOŞGELDİNİZ


1934 doğumluyum. Akhisar'da yaşıyorum. Şairim diyemem, duygulandığım anlarda kah sigara paketine, kah bir kağıda içimden gelenleri döktüm. Şiirlerimde yazdığım tüm olayları, ızırabını çekerek, mutluluğunu tadarak yaşadım. Elimde kalan duygusal ürünlerim olan dizelerimi bu blogda bir araya getirdim.

Umarım beğenirsiniz.

Ertuğrul Yalçın


AKHİSAR

Başında ne akını gördüm ne de hisarını
Emekçidir tütün eker şehrin insanları
İnsanları ümitleri oldu sigara fabrikası
Bir avuç münafık engelliyor nedir tasası
Tütün tanımaz bu vatan haini kahrolası
Açılacak bu fabrika diyen ticaret odası
Değerli oda başkanları açtı artık gözünü
Şehrimizde tütecek artık fabrikanın bacası
Birlik beraberlik başarımızın mayası
El ele tutuşalım artık Akhisar il olsun
Memleket çocuğumuz meclise gitsin otursun
Bizi avutan politikacılar Akhisar'dan kovulsun

KADER BU

Birleşmişler üç yiğit kişi
Tamir onarım onların işi
Kemal Aksezgin akıllı kurnaz
İşini iyi bilir ayakta uyumaz

Yılmaz Üngün bilmez hile yalan
Gamsız kedersizdir o her zaman
Ertuğrul Yalçın gurbetin kuşu
Vatanını terk etmiş budur suçu


* 1958 Akhisar Garaj Oteli

KARDEŞİM OĞUZ

Akhisarlının gözü kulağı sesi oldun
Haysiyetsizlere hizmet ettin yoruldun
Gece gündüz demedin yollara koyuldun

Bu eğitimsiz toplumla yollara çıkılmaz
Elinde fenerle mert insan arasan bulunmaz
Bırak bu şerefsiz insanları ağrısın başları
Kaçsın uykuları zehir olsun emekleri aşları

* Oğuz değerli bir arkadaşımdır. Kendisi avukattır. DYP ilçe teşkilatının 12 sene başkanlığını yaptı. Hizmeti anlatılamayacak kadar çoktur. Milletvekili adayı olduğunda bu vefasız toplum gereken desteği esirgedi. Ben de bu şiiri yazdım.

BAŞKANIM

Ağzı var dili var sözü yok
Anlaması yok teşekkürü çok
Eczacıdır aspirini tanımaz
Karı mirasına kondu yaramaz
Başkanın sırdaşı avukat Abut
Helal haram deme sen de yut
Başkan vekili sen de kafasını tut
Başkan İzmir'de harama uçkur çözmüş
Haramzade bir arkadaşı görmüş
Başkan diyor ki: Hizmetim Tansu'ya ulaştı
Milletvekili olacağım diye ortalık karıştı
Nasipse Akhisar'ı seçilirsem il yapacağım
Seydiköy çayında yolcu gemisi çalıştıracağım
Rabbena rabbena bütün oylar hep bana

İLAN

Arıyorum ben arıyorum
Ekmeği aşı aranmayan
Çilesi gözyaşı olmayan
Zengini fakiri bulunmayan
Esmeri beyazı kardeş olan
Yaprağı çiçeği solmayan
Dünya, dünyalı arıyorum.

Durdurun artık dünyayı
İnecek yolcu var
Doydum ben artık dünyama
Beni bekleyen yer var

Kapısında kilit bulunmayan
Ayı güneşi hiç batmayan
Karanlığı gecesi olmayan
Sevdalısına hiç doyulmayan
Yeni dünyamdan selam olsun size.

AKHİSARLILAR

Vazgeçelim Yılmaz'ın acı balından
Doymadınız mı Demirel'in masalından
Amerikalı Tansu'nun yalanlarından
Deniz Baykal'ın boş palavralarından
Bülent Ecevit'in ak günler masalından
Erbakan hocanın adil düzeninden
Bunlar alışık söz verir sözünü tutmaz
Hepsi sigara fabrikası için söz verdiler
Sözü mecliste unutup kapımıza geldiler
Akhisarlı uyan artık gaflet uykusundan
El ele tutuşalım artık Akhisar il olsun
Memleket çocuğumuz meclise gitsin otursun
Bizi uyutan politikacılar Akhisar'dan kovulsun

KEMAL BABAMA

Benim adım kimsesiz Vanlı Utku
Kemal babam susuz rakıyı yuttu
Acep beni niçin çabuk unuttu
Böyle yapacağı hiç hesapta yoktu

Ertuğrul ve Yusuf amcam elimden tuttu
Kemal babamın elinde çikolata çoktu
Amerikalı hanım aklıma şeytanlık soktu
Davul zurna çalsa lafa karnım toktu

Yüksel annemin şefkatli ılık nefesi
Kemal babamın kabarık para kesesi
Ben olmasaydım olur muydu evlerinin neşesi
Babam zom olmuş nasıl geçecek gecesi

* Kemal Öztoprak akrabam olur. Zengin olup eli sıkıdır. Evlidir, çocukları olmadı. İçkiye çok düşkün olup çocuk hayalleri ile yaşardı. Düşündük, çok kıymetli arkadaşım Yusuf Avaroğlu ile. 14 Mart 1982'de ihtilal devrinde çocuk yuvasından Utku adında bir çocuk aldık. Bu çocuğu amerikalı bir bayan da istiyormuş. Öztoprak'ı tercih edip verdiler. Ben de Utku'nun dilinden bu şiiri yazdım.

AĞABEYLERİM

Biricik kıymetli ağabeyim Cemil
Gördün mü onu hemen kenara çekil
Sabah akşam deniz sahilinde yürür
Kumsalda ayıp iş yapanları o görür

Hacı İhsan ağabey kara yolda yürür
Renkli gözlüğü ile işine geleni görür
Dinine bağlı beş vakit namazını kılar
İşine geldiğinde yokuşu dikine çıkar

Remzi kardeşim sazı sözü çok sever
Akşam söz verir sabahleyin vaz geçer
Müdürümüzün eli açık sözüne toktur
Sofrası kurulu ikramlık eşi dostu da çoktur

Ertuğrul kalemi eline alır yazar çizer
Ağabeylerini eşi dostu sever sayar
Bir avuç dünyada ömürler böylece biter
Darılmayın ey dostlar bu günler de geçer

* 1997 yaz

BEN

İçip içip unutacağım ben kendimi
İçim içime sığmıyor gam mı keder mi
Sarhoş olamıyorum dertler biter mi

Dolup dolup boşalan benim kadehim
Sen göster yolumu ben kendim giderim
Alkol duvarını aşamıyorum neylerim

Meyhaneci ver dertleri deşen rakıyı
Kendimi göremiyorum kıracağım aynayı
Ben içtim sen sarhoş oldun al parayı

SEVDALIM

Karanlık gecelerimde sen nursun
Aşkın zehir de olsa içimde dursun
Arıyorum rüyamda yanımda yoksun

Rüyamda gördüm kestane rengi saçın
Nur yüzün ela gözün yay gibi kaşın
Kalbime saplandı hançer gibi aşkın

Sabah olmasını istemediğim rüyalı gecem
Uyandığımda ismin ağzımda hecen
Aşk fırtınası bu kalbimi delip geçen

DAVULCULAR

Zeynep'in davulu çalıyor zam zam
Özal ailesinde ne keder ne de gam
Orta direk sık dişini oyalan
Davula vuruyorlar zam da zam zam

Zeynep'in davulunun ipi sırımdan
Semra sultan getirdi onu Kırım'dan
Çal davulcu davulu zam zam zam
Özal ailesinde ne keder ne de gam

Davulun tokmağı safi sinir kemiksiz
Biniverin Jaguar'a hediyedir emeksiz
Ne çare kaçırdın Jaguar'ı beceriksiz
Vur davulun kasnağına zam da zam zam

KADINIM

Bu akşam senin olmak için sana geldim
Karanlık gecede mehtabın olmaya geldim
Aşkının ateşi yaktı döndürmeye geldim
Yalvarıyorum aç gönül kapını ben geldim

İnsaf eyle kulun kölen olayım kapına geldim
Kader defterimde adın yazılı okutmaya geldim
Aşk pınarından zehir aksa içmeye geldim
Mezarım kapında kazılsın ölmeye geldim

BARIŞ

Patlamasın dünyamızda
Ne top ne de tüfek
Yıkılır insanların dünyası
Dayanmaz bu kana yürek

Ruhunu teslim etmiş ceset
Açlık hastalık sefalet
Kan barut kokusu nefret
21. yüzyıl bu mu adalet

Bir akşam güneşi gibi batan
Şehit olmuş kefensiz yatan
Anasız babasız kalıp ağlayan
Bizim dünyamızın insanı değil mi

Duyan duymayana duyursun
Yurtta sulh cihanda sulh
İşte Kemal Atatürk'ün yolu
Barış medeni milletin sembolü


BEKLEDİĞİM

Sevdiğim, sevdalım benim
Gecemde gündüzümde
Adın sazımda sözümde
Hasretin tüterken gözümde
Yollarını bekler oldum

Geçen bir mevsim değil
Aylar oldu yıllar oldu
Aşkımın ateşi içimde oldu kor
Seni beklemek ölmekten de zor
Yollarını bekler oldum

Rüyalarımı süsleyen gecelerin
Olmasın sabahı gündüzü
Doğmasın gündüzün güneşi
Yeter ki ol gecemin ayı yıldızı
Seni beklemekten kalbimde sancı

Gelirsin diye kalbimin kapısı açık
Aşkımın ateşi yanıyor sıcacık
Gel de gör aklım fikrim karmakarışık
Özledim seni ne olur inan birazcık
Sana şiirler yazmaktan olduk şair aşık


BEYOBA

Kıvrak yolların ötesinde Beyoba
Sıcak kanlı insanlara merhaba
Eskiden gördüğüm köy çağ atlamış
Evler yıkılmış apartmanlar sıralanmış
Her evin önünde otomobil, traktör
Değişen bu güzelliği seyret de gör
Evlerin önünde çuvallar dolusu pamuk
İnsanlar koşuyor tarlasına çabuk çabuk
Sıcak insanların çok güzeldir lehçesi
Misafirlerine açıktır gönül bahçesi
Yollar asfaltlanmış bir de yüzme havuzu
Böyle hizmeti kimse yapamaz doğrusu
Gençler için yapılmış futbol sahası
Sordum kimdir bu güzelliğin ustası
Söylediler belediye başkanı Talat Ünlü
Kasap dükkanlarında pişerdi köfteler
Mazide kalmış artık gördüğüm eski günler
Dertli insanlara şifa dağıtan bir de ocak
Selam olsun bu güzel insanlara kucak kucak

DOĞANKENT SAHİL SİTESİ

Methiyeciler bağırıyor burası cennet
Biz ev satmıyoruz methiyeye yok hacet
Yol diyorlar bizleri de yolukluyorlar
Septik çukuru taştı boku koklatıyorlar
Yönetici ihtiyaç var verin diyor para
Zorlama yönetici düştük artık dara
Soframızdan kalktı artık köfte balık
İnanmazsanız sorun Cemil ağabey tanık
Remzi bey okuyor soframızda şarkı türkü
Ertuğrul kafayı bulmuş anlatıyor öykü
Mansur bağırıyor mangalımda pişti balık
Hüseyin tutturmuş gazeli sesi çok yanık
Çötelli hoca ikram ediyor çekirdek fıstık
Güngör ağlıyor balıkçı oldum deniz kurudu
Dostlar şaşırdık oynuyoruz kaşık oyunu
Erdoğan bağırıyor gelsin artık çengi çalgı
Yazlıkta yaşamanın böyle çıkar işte tadı
El ele tutuşalım hep beraber çekelim halay
Dostlar açlığa alışınca yaşamak çok kolay
Ahmet bağırıyor ben başkanım dediğim olacak
Beş nisan kararları eksiksiz olarak uygulanacak
Hap getirdim yutup içiniz temizlensin olun ishal
Türkiye böyle kalkınacak işte size misal
Hanımlar bağırıyor yapacağız altın günü
Olmaz diyen erkek varsa söylesin son sözü
Misafirlere ikram edilecekmiş pasta börek
Beyler çare bulalım dayanmaz buna yürek

NEREDESİN

Artık sen gözümden ırak
Aşkım içinde sımsıcak
Diyorum deli gönül bırak
Sevgili ateş seni yakacak
Başka gönül mü var kaçacak
Sabret akan sular durulacak

YAVRULARIM

En büyük oğlumun adı Oktay
Bir elinde ok öbür elinde yay
Biraz hırçın, gülen yüzü sanki ay

Yaramaz küçüğün adı da Turgay
Zeki, çalışkan, biraz da kötü huyu var
Sabah akşam az yer, bizlere bakar

İkisi birlikte oyun oynar, sonunda kıyamet kopar
Feryatlarını duyan annesi hemen yanlarına koşar
Abi kardeş barışmış, sanki evde müzik şöleni var

Ben yavrularımı öper severim hep onları okşarım
Yaramazlık yaptıklarında sabrım yok coşarım
Benim yaramaz çalışkan zeki güzel yavrularım.



TURGAY'IMA

30 eylül 1984 pazar sabahı
Trenin geliyor acı acı düdük sesi
Gözler buğulu, kesildi hepimizin nefesi
Gurbete gidiyor evimizin gözlüklü prensi

Tren yolcusunu aldı, kalkıyor gardan
Ayrılmak zor anadan babadan yardan
Gözlüklü prens sallıyor elini camdan
Teyzesinin gözünden akıyor yaşlar bir yandan

Gelir miydi bir akla gurbetin yolu
Birsen Hanım üzülmeyesin sana ne mutlu
Prensin kanatlanmış gidiyor istikbale doğru
Akan sevinç göz yaşıdır, kalsın gözlerin buğulu.

* 30 Eylül 1984 tarihinde oğlum Turgay'ı Ankara Orta Doğu Teknik Üniversitesi'ne uğurlayışımız...

UĞURLAMA

Anasının, kız kardeşinin gözleri yaşlı
Askere gönderdi oğlunu sürmeli kaşlı
Resmi duvarda asılı yiğit sırma saçlı

Giymiş asker elbisesini başı traşlı
Sıcak yuvasından ayrıldı üzgün telaşlı
Kısa sürede askerlik yiğit sen ol ağır başlı

Annesi, kız kardeşi yollarına bakar
Kısa süre de olsa gurbetlik içini yakar
Göker'den mektup var, aile bayram yapar.

* Necla Hanımın oğlu Göker 15/8/2014'de askere uğurlandı, ardından yazdım.

SÜNNETNAME

Bir evin biricik oğluyuz çıktık hayırlı bir yola
Karnımızın sapı elimizde, baktık sağa sola

Erkekler çarşısında rastladık sünnetçi dayıya
Elinde keskin bir ustura, Allah bizi koruya

Sünnetçi buyur etti kapısı açık dükkanına
Sorduk ne satarsın diye baktık sağına soluna

Tuttu karnımızın sapını ucundan kesti bir et
Geçmiş olsun Oktay, Turgay kalmadı artık sizde dert

Nasihat etti, karnınızın sapını sallamayın sağa sola
Hayırlı yere kullanın Oktay, Turgay, mübarek ola

*

Sevgili çocuklarım, sünnetiniz hayırlı olsun. Sizleri tebrik eder, sağlık, varlık, mutluluk içinde ömür sürmeniz dileğimle gözlerinizden öperim.

9 Eylül 1973

DÖN GEL

Arım benim, balım benim, biricik hanımım
Sensiz yaşamam mümkün mü, yanıyor canım
Sön, geliver evimizin gülü çiçeği karım

Sen gideli kafesteki kuşumuz ötmez oldu
Sensiz yapamadım gözlerim yaşlarla doldu

Gel evimizin meleği, olayım kulun kölen
Duyduklarına inanma yalandır söylenen

Bağrımda yanıyor ateş, gözlerimde yaş
Küsme, bağışla, giriver kalbime yavaş yavaş

Bu yalan dünyamızda kaldı bir avuç ömür
Dön gel evimizin biricik meleği, beni güldür.

* Sanatçı Funda Arar'ın okuduğu "Ne Zor oldu (Dön Gel)" şarkısını dinledim. Ondan esinlenerek bir erkeğin hanımına çağrı yaparak yalvarışını dile getirdim.

ALLAHIM

Kullarına veriyorsun mal mülk para
Bizleri unuttun yoksulluktan düştük dara

Zengin kullarının cebinde parası başı dik
Bizler çoluk çocuk fakirlikten başımız eğik

Zengin kulun hırsından tanımaz bilmez kıbleyi
Gözü doymaz süpürüverir helal ile haramı

Bizlere gösterdin camiyi kılın diyorsun namaz
Zengin kuluna verdiğinden bize de ver biraz

İsyan edersem günah defterine yazılacak adım
Dünyada vermedin cennette olsun makamım

JİVKOV TANI BİZİ

Tuna boyunda at koşturan
Yağız atıyla engelleri aşan
Deli ormanda güreş tutan
Türk oğlu Türk müslüman

Jivkov kanında kanım kaynar
Sor anana ağzında tadı var
Söylemedi mi orospu anan
Babandır türk oğlu türk müslüman

Soruver İvan'a söylesin sana
Ablan olur senin Katerina
Enişten oldu Baltacı Mehmet Paşa
Sor öğren vur başını taştan taşa

Taşıyor artık türkün sabrı
Orospu anan olmuştur koca karı
Söylesin sana Sofya türkün diyarı
Gelirsek eğer bırakmayız genci ihtiyarı

ACILI ANAYA

Ana deyince yavrusu gelir gözüne
Vuslatı bekliyor bakıverin gözüne
Vefakar ana, nur inmiş ağlayan yüzüne

Her ocak ayında duyarım ağlayan sesini
Acın, ızdırabın kesiyor nefesimi
Bizi bekler ölüm denen kahredici

Ömür biter, her gün güneş batar
Ana yüreğidir bu dayanmaz kanar
Göz yaşın sanki akan bir pınar

Toprak ana bekliyor bizleri
Ölüm ayırır sevgiliden hepimizi
Ne fakir dinler ne de zenginimizi

YETER ARTIK

Kooperatifimizin maaşlı dayı başları
Bırakınız elinizdeki kepçe kaşıkları
Kayırdınız amcayı dayıyı uşakları

Senelerdir oynuyorsunuz kaiık havası
Yiyin için sizlerde yok ödeme tasası

Altınızda beylik otomobil gezip tozdunuz
Benzin parasını önümüze koydunuz
Bu sofradan kalkın yeter artık doydunuz

Yediniz bal ile kaymağı oldunuz kabuz
Bizden oy beklemeyin yanınızda yokuz.

* Namuslu yönetici almaz, çalmaz, insan kayırmaz, hortum yapmaz, borç senedi saklamaz.

GANİ BABALAR

Gani Baba ailesinde sevinç, düğün, bayram
Onları kutlayan eşe dosta selam
Kara kaşlı oğulları askerden geldi
Vatan ve milleti için nöbeti cephedeydi
Vatanı bölmek isteyen kürde vermedi geçit
Allah Allah nidasıyla bağıranlar oldu şehit
Bu vatan, bu bayrak için yapıyorlar savaş
Bir yığın kahpe kürt kaçıyor yavaş yavaş
O sarp dağlar, mağaralar başlarına yığılacak
Hain kürt sürüsüne cesaret verenler nereye kaçacak

* Yazlık komşumuz Mehmet Bakırlı'nın oğlu güneydoğuda yapılan savaştan terhis olup gelmişti. Bu sevinçli aileye bu şiiri yazdım.

ANNEM


















ANNEM

Canım annem asker yolu beklerken
Senden habersiz zamanın birinde
Senin bilmediğin bir şehirde
Senden ayrı çok uzaklarda
Seni görüyorum hep rüyalarımda
Gönül beşiğinde beni sallarken
Bana gurbet türküleri söylerken
Uyandım ağlayarak gönül beşiğinde
Senden uzakta sana hasret gurbette


* 1958 yılında Akhisar'da Garaj Oteli'nde yazdım.


DİŞ DOKTORUMA

Proflar, doçentler, tabiplerimiz
Hasta olan canlara can katanlar
Acısını, ağrısını bal yapanlar
Dileğim ellerinizin hünerleri artsın
Size dua eden eller arşa kalksın
Aile yuvanızda güller açsın
Hastalarınız kapıda bekler
İnsanoğlunda çeşitli dertler
Hastalarda dert sizlerden deva
Çürüdü ağzımda kalmadı ana dişi
Sordum soruşturdum kim yapar dişi
Namı var Gökçe hanım yapacak onun işi
Dişlerim takılsın gelsin ağzımın tadı
Yerim, içerim, unutulmaz Gökçe hanımın adı

YALAN DÜNYA

Ne kadar çok sevsen sonu gelmez
Canını versen kıymeti bilinmez
Yaşarken hayat sanki bir rüya
Kıymeti bilinmeyen yalan dünya

Dünyayı terk edip gidenler gelmiyor
Ne olup bittiğini kimseler bilmiyor
Ölümünü bekleyenler düşmüş yatağa
Yeni doğmuş bebekler elden ele kucağa

Dünyada olup bitenlere akıl ermiyor
Bu yalancı dünyanın kıymeti bilinmiyor
Dünyayı terk edip gidenler kara toprakta
Çaresiz dertlere düşenler yatakta

Yarab! kurduğun düzenden sual edilmez
Yalan da olsa bu dünyadan vazgeçilmez


ASLAN'A

Anadolunun soğuk pınarlarından su içen
Çorum'un İskilip kazasından dost seçen
Tuzlu leblebisini yiyip de şişenler
Bilir Mustafa Aslan'ı

Mustafa Aslan'ın vilayeti Çorum
Onda yoktur talan palavra porum
Methiyemi yaptım ben gidiyorum
Bilen bilir Mustafa Aslan'ı

Mustafa Aslan'ın sofrasında rakısı içilir
Dost meclisine ayakta kalan yiğitler seçilir
Yunustan dörtlükler okunur, dinlenip geçilir
Mustafa Aslan küfelik olmuş be denir.

* Vergi dairesi müdürü Mustafa Aslan ve Yılmaz Ural ile birlikte çok rakı içtik. Mustafa Aslan çok sarhoş olurdu, bu şiiri ona yazdım.

DEMİREL'İN NUTKU

Benim sevgili köylüm, benim işçim, benim memurum
20 senedir sizleri uyuttum, ben çok memnunum
Sizlerden aldığım güçle çok zenginler yarattım
Seçimden seçime sizlere pek çok vaatler yaptım
Akhisar'a sigara fabrikası diye bir laf attım
Sözümden caydım, Akhisarlıları birazcık aldattım
Oyunuzu verdiniz, tütününüze 5 lisa zam yaptım
Sizleri çok özledim şapkamı Manisa'da bıraktım
Çok çalıştım ülkeyi güllük gülistanlık yaptım
Sizleri yüksekten görmek için Çankaya'ya çıktım
Partinizi ablanız Tansu Çiller hanıma bıraktım
Erbakan ile koalisyon kurdu partinizi kuruttu
O da çok çalıştı, ülkeyi gümrük birliğine soktu
Biriktirdiği para ile Amerika'da han hamam kurdu
Annesinin çıkısındaki para ile dile destan oldu
Çok sevdiğim Cavit Çağlar'ı devlet bakanı yaptım
Çok dürüsttür, bankaların denetimini ona bıraktım
Cavit Çağlar şeytana uymuş bankaları hortumladı
Bir ata sözü var bal tutan parmağını yalar
Sevgili kardeşim Cavit Çağlar da parmağını yaladı
Yeğenim Murat da parmağını yalarken üstüne bulaştırdı
Benim sevgili Akhisarlılarım selam olsun sizlere.

DİKİLİ

Dikili'nin mavi bayraklı denizi, havası suyu
Yersin tek başına bütün bir kuzuyu
Ye, iç, uzanıver kumsalına, yatıver uyu

Belediye Başkanı Osman fakirlerin babası
Halkına hizmet sunmak partisinin yasası
Hizmetini çekemeyenlerin intikam davası

Halk sağlığına önem verir, açtı sağlık ocağı
Ekmek fabrikası kurdu, halk yesin ekmeği, aşı
Halka bedava su, ucuz ekmek, hainleri telaşı

Belediye başkanı Osman'ın odasının kapısı açık
Git giriver odasına anlat sorununu, o alışık
Bu hizmeti gören münafıkların aklı karma karışık.

15/6/2008

ATAM

CHP artık kanayan bir zift kazanı
Altı okun gölgesinde oturmuş yok arayıp soranı
Kılıçdaroğlu'nun elinde küflü bir kılıç
Deniz Baykal'ı deviriverdi kurnaz, gözü açık
Kılıçdaroğlu'nun elinde parti meclis bohçası
Seçimi kazanması için lazım çok hızlı koşması
Baykal'ın elinde çapkınlıktan kalma bir çarşaf
Önder Sav sabırlı oynuyor bu oyunu bitaraf
Kılıçdaroğlu geçmiş bir dönemin 68 kuşağı
İşbirlikçilerinin pamuğu iplik yapan uşağı
Deniz Baykal çarşaflı bir kadına rozet taktı
Kılıçdaroğlu kürtlerle işbirliği vaadi yaptı
Atam kurduğun partinin 6 oku kırıldı yere atıldı
Vatan toprağı parsellendi, haraç mezat satıldı
Bu vatanın göz bebeği askerler hapse atıldı
Güvendiğin gençlik samba, rumba dansının peşinde
Atam derdimiz çok, ne kadar anlatsam bitmez.

* 22/12/2010 kurultay toplantısı yapıldı. Köşe kapmaca yapıldı. Halkımıza planı, projesi olmayan bir gövde gösterisi yapıldı.

ATAM

Kurduğun cumhuriyet bugün 76 yaşında
Emanet ettiğin gençlik yanı başında
Ant içtik Atam gösterdiğin yoldayız
Emanetine ihanet edenler için zordayız
Hainler unuttu Sakarya'yı Dumlupınar'ı
İşbirlikçiler bölmek istiyor anavatanı
Meclisinde paslı beyinlere yer verildi
Hilafet isteyen kara zihniyet geri geldi
Ant içtik çıkmayız gösterdiğin izden
Senin ruhun tutacaktır bizim elimizden
Eski düşmanlar sardı vatanımızı dıştan
Vatan için ölmeye hazır genç her yaştan
Senin kurduğun fabrikalar çıktı satılığa
Kara parası olanlara diyorlar zengin ağa
Özelleştirme adı altında yapıyorlar talan
Bizleri kandırmak için söylüyorlar yalan
Devlet kendi eliyle üretti bir avuç çete
Vatan hainleri soyuyor bizleri gündüz gece
Millet meclisinde yapılıyor ikbal kavgası
Fakir fukaranın cebinde yok ekmek parası
Atam derdimiz çok, ne kadar anlatsam bitmez
Sen rahat uyu, gençlik ayakta, vatan bölünmez



KULUN SAPI

Allah'ım talihsiz kulunu yaratmış
Karnının altına sapını da takmış
Mübarek sapın başı doğuştan kel
Sapın bir tek gözü var, o da şaşı
Kader arkadaşını bulunca yapar aşı
Başında ne püskülü var, ne de fesi
Görmez duymaz garibin çıkmaz sesi
Kendini don denen kapalı yerde saklar
Vazifesini yaparken sulu gözlü ağlar
Tembel olanı uyur yan gelip yatar
Nasipsiz olanı şaşı gözüyle bakar
Arkadaş bulamazsa kahrından ağlar
Sap derin uykudan hiç uyanmazsa
Kul elinden gelse sapını koparacak
Saçı sakalı olsa hepsini yolacak
Kul üzülme, doktor Haydar Dümen çare bulacak.

SEVGİLİM

Sen ve ben el ele tutuşup dolaşamadık
Fırsat bulup göz göze bakıp konuşamadık
Bu kahpe felek utansın, kavuşamadık

Yıllar gelip geçiyor, bekleyip durduk
Bu çaresizlik içinde kurban olduk
Ağlayarak gözyaşlarımızı döküp sustuk

Sevgilim, bekleyelim, Mahşer'de buluşalım
Sen Leyla ben Mecnun, Cennet'te kavuşalım.

* 14 Şubat 2009'da Sevgililer Günü'nde, sevip de kavuşamayan sevgililerin ızdıraplı seslerine tercüman olarak bu şiiri yazdım.



ALLAHIM

Allahım! Bu yalan dünyayı kim ısmarladı da yarattın
İnsanoğlu kullansın diye havayı, suyu, toprağı yaptın
Cennetten kovduğun Adem ile Havva'yı dünyaya attın
Cebrail'i gönderdin, Adem ile Havva'yı karı koca yaptın
Kulun Havva doğum yaptı, iki oğlu oldu, Habil ile Kabil
Koca dünyaya sığamadılar, Kabil Habil'i öldürdü oldu katil
Allah sevap işleyeni Cennet'e, günah işleyeni Cehennem'e
Cennette sevap işleyenler 33 yaşında huriler melekler içinde
Günah işleyenler Cehennem'de alev alev yanan ateşler içinde
Biz bu dünyaya sığamıyoruz, sen de cinleri şeytanı gönderdin
Kullarına beni tanıyın diye Musa'ya yazılı on emri eline verdin
Bu dünyaya sığamayan kulların yaktı, yıktı, dövdü, sövdü, öldürdü
Günahkar kulların ders alsın diye başlarına musibet yağdırdın
En son Muhammed kulunu Peygamber yaptın Kuran-ı Kerim'i gönderdin
Ben Kuran-ı Kerin arapça yazılı olduğu için okuyup ders alamadım
Hocalardan dinleyip duyduklarımla sevabımla, günahımla sana sığınırım
Tövbeler olsun Allah'ım.

* 6 Mayıs 2014

BEN VARIM

Memleketimizin çocuğu Akhisar'ın Kömürcü köyünden
MHP Akhisar Belediye başkan adayı Mansur Hoca
Akhisar'ın evladı çıkıverdi meydana koşa koşa
Güzel Akhisar'ı halkı ile birlikte yönetecek
Her zaman kapısı açık halkı ile oturup görüşecek
Ticaret yapmayacak, inşaatlara çimento satmayacak
Halkı parasıyla turizm seyahat yapmayacak
Halkının acılı ölüm günü mezar parası almayacak
Her ay başı köy ve kent muhtarı ile toplantı yapacak
Şehrin ve halkımızın acil ihtiyaçları konuşulacak
Trafik sorunu çözülüp uygun yere otopark yapılacak
Küçük esnaf, sanatkar odalarına lokal yeri verilecek
Şehrin suyu akacak, çöpü toplanacak, yolu yapılacak
Telefonum açık, isteyen gece gündüz beni arayabilecek
Gönül gönüle, el ele birlikte yürüyoruz, hayırlı ola.


* MHP Akhisar belediye başkan adayı Mansur Onay için yazdım.

YAHYA

Ben bir dost tanıdım adı Yahya Şeker
Beni nerede görse hatırımı sorar geçer
Kabiliyetlidir, on parmağında on hüner
İnatçıdır, kızdığı insanın dişlerini söker
Çevresi çok geniştir, eşi dostu pek çoktur
Herkesi tanır, selamı bol, onda kibir yoktur
Çok çalışmış, Allah ona vermiş, malı mülkü çoktur.
İzmir'in Merkez Bankası'ndan emekli olmuş
Bankasında çok paralar saymış, onun gözü doymuş
Torunlarını çok sever, biri elinde, diğer kucağında
Ailesini çok sever, şenlik var onun aile ocağında
Ey Yahya Şeker, öfken çok, sabrın az
Öfkelenme, sinirlenme, sabırlı ol dostum biraz
Ertuğrul ağabeyin yazdı, beğenmezsen sen yaz.

* 14 Eylül 2012, Dikili

GENEL KURUL

Sitemizde yapıldı bir genel kurul
Yapılan işler beğenildi, istenen budur
Site yöneticisi bir gazeteci iki müdür
Gece gündüz ayakta eksiği hemen görür
Ellerinde kazma kürek su yolu yapacak
Sitemizi selden su baskınından koruyacak
Başkan iki yardımcısı sitemize güller dikecek
Artık burnumuza güzel kokular gelecek
Arıtma yapılmış artık bok kokusu bitecek
Sitemiz artık çengi çalgı ile yönetilecek
Başkan çalacak Remzi, Erdoğan göbek atacak
Ertuğrul Yalçın aşka gelip, şiir yazacak.

* 7/7/2013 Doğankent Tatil Sitesi için yazıldı

TANIDIK KİŞİ

Bu uzunca  bir yol beşikten teneşire
Selam olsun dünyaya gelenden gitmişe
Çırılçıplak geldi malı mülkü dünyada
Çok güzel günler gördü hepsi rüyada

Çok çalıştı kazandı hiç doymadı gözü
Hakkınızı helal edin, son sözü
Mirasçılar toplanmış mezarın başında
Kimlere para mal düşecek telaşında

Şiiri okuyan helali haramı iyi düşün
Dünyada hayır yap ki, anılsın hep adın


KIZIM ESRA

I.

Sen ATV'nin gülüsün, sünbülüsün
Allah on parmağına vermiş on hüner
Sabırlı hoşgörülüsün yüzün hep güler

Müşterin çok, kimi erkek, kimi dişi
Erkeklerin kadınlardan aradığı dürüst kişi
Araştır, soruştur, konuştur, bitiriver işi

Aşık oldum diyenlere söyle aşk geçici
Anlaşabilen erkekle kadında sevgi kalıcı
Kadın ve erkekte çok söz eden yalancı

II.

Televizyonda seyrediyorum elektrik arayanı
Elektriği bulabilse yanıverecek ampülü
Aradığını bulanın teselli olsun deli gönlü

Hanımların beylerin hepsi bakımlı, traşlı
Televizyona ilk çıkıyorlar, heyecanlı,telaşlı
Kadın ile erkek yüz yüze gelince akıl karıştı

Kadın, erkek beğenip sevenler hepsi mutlu olsun
Sağlık, varlık, mutluluk ömür boyu gönüllerine dolsun
Ey mutluluğu sağlayan Esra Hanım cennetlik olsun.


* Esra Hanımın babasını tanırım, yazdım, ona gönderdim.

KIZIM SEDA

Seda Sayan Show'un gülüsün, sümbülüsün
İnsanlara güzellikler sunan Show'un bülbülüsün
Evlenecekseniz çıkın geliverin yanıma diyorsun

Kadınlar, erkekler, genç, ihtiyar senin yanı başında
Hanımlar giyimli, kuşamlı, süsleri gözünde kaşında
Televizyona ilk çıkanlar da suskunluk telaşında

Televizyonda seyrediyorum elektrik arayanı
Elektriği bulabilse yakıverecek ampülünü
Aradığı eşi bulanların kutlu olsun deli gönlü

Aşık oldum diyene söyle aşk rüzgar gibi geçici
Anlaşabilen kadın erkekte sevgi, saygı kalıcı
Kadın ve erkeklerde çok laf söz eden yalancı

* 24 Şubat 2015

SOFRA

Adalet Kalkınma Partisi bir sofra kurmuş
Kurulan, bunun adı Halil İbrahim sofrası
Sofranın ortasında bal var altın sarısı
Balı eliyle tutan parmaklarını yalarmış
Atasözü diyenler devlet malını yutarmış
Namuslu vatandaş zıkkım zehir olsun dermiş
Sofrayı kurup kaldıran seçtiğimiz hükümetmiş
Sofra duasını okuyan yandaşını davet edermiş
Durun insafa gelin, yemeyin, içmeyin diyebilsek
Alışmış bir kere, yemesin diye ellerini mi kessek
Buyurun beyler, yediğiniz içtiğiniz zehir olsun

* 17 Aralık 2013 tarihinde AKP içindeki deprem sonrası yazdım. 07/07/2014

BAŞIMIZA GELENLER

Atatürk öldü, vatanımızda matem, buhran
Halkımız aç, sefil, CHP'de düğün bayram
Seçimler yapıldı CHP oldu tepetaklak
Halkımız bırakıldı aç, susuz, yalınayak
Seçini kazanan Demokrat Parti geçti başa
Halkımız bağırıyor, Menderes sen çok yaşa
Amerika'nın Marşal yardımı geldi yurda
Bir bolluk, dağıtıldı çürük çarık hurda
Amerika'nın her istediği yapılıyor burada
Menderes anlaşmalarla ülkeyi yaptı ikram
İşler düzgün gitmiyor, ihtilal ile buhran
Kuruldu mahkeme, Adnan Menderes oldu idam
DP kapandı, ardından kuruldu Adalet Partisi
Çok parti kuruldu, ülkeyi ayağa kaldıracak hangisi
İpin ucu çoktan elden kaçmış, bozuldu ülkenin dengesi
Bu ülkede artık dinlenecek Amerika'nın sözü, sesi
Yapılan anlaşmalarla kesildi hepimizin nefesi
Seçimler yapılıyor ülkede değişen bir şey yok
Bizler çok partinin başkanını, başbakan gördük
Kimine şak şak yaptık, kimine kızdık, bağırdık sövdük
Boynunda kravatı, cebinde diploması olanı seçtik
CHP algı, vergi, vesikalı ekmek, imtiyazlı sınıf yarattı
Adnan Menderes anlaşmalarla Amerika'ya ikram yaptı
Demirel geldi, gitti ailesine hayali ihracat yarattı
Ecevit, ak günler masalını okuyarak ömrünü tüketti
Baykal enerji bakanı oldu, benzini, mazotu bitirdi
Erbakan geldi, ülkeye adil düzen safsatasını getirdi
Özal, yenilikler yaptı, ödünç paralar ile acı balı yedirdi
Yılmaz. Özal'ın çırağı oldu, kalda olmada sıfırı tüketti
Amerikalı Tansu geldi, yalanları ile işi bitirdi gitti
Kravatlı, diplomalı eşkıyalar bankaları soydu gitti
Özelleştirme adı altında yapıldı, soygun, yalan, talan
Atatürk'ün kurduğu fabrikaları çıkardılar satılığa
Hilafet isteyen kara zihniyet çıktı artık orta yere
Artık denenecek, ülkede ne parti kaldı ne de lider
Halk fakir, aç, yoksul, işsiz, denize düşen yılana sarılır
Buyurun, emrinizdeyiz dediler, Tayyip Erdoğan'ın
Adalet Kalkınma Partisi'ne ülkemiz ikram edildi

BİZ VARIZ

Tayyip Erdoğan bağırdı buyrun işte AK Partisi
Ülkeyi batıran partilerin kesildi soluğu nefesi
Yapıldı beklenen büyük seçim, yer yerinde oynadı
Ülkemizi batıran siyasi partiler muhalefeti boyladı
Tayyip Erdoğan enflasyon canavarını yendi bitirdi
Ferhat olup dağı taşı yardırdı, çifte yollar yaptırdı
Emekli maaşını arttırdı, fakirin sofrasına güç kattı
Sağlık sorununu çözdü hastaların canına can kattı
Bankaları soyan kravatlı eşkıyaların canını yaktı
Yedi sınır komşumuza vizesiz dostluk kapısını açtı
Dünyaya ihracatı arttırdı ülkemize dolarlar aktı
Ülkemizi dünyaya tanıttı, turizm hamlesi yarattı
Eldeki imkanlarla işsiz olan insanlara iş yarattı
Müslüman Kardeşlere zulüm yapan Yahudiyi susturdu
Nüfusumuzun %40'ı köylüdür, onu da fakir bıraktı
Zenginden alamadığı vergiyi orta sınıfa aktardı
Ülkemizi petrol, doğal gaz dağıtım merkezi yaptı
Kürt sorunu değil, şeyh, ağa, aşiret gücünü kıramadı
Erdoğan akıllı, cesur, hitabet gücü yüksek bir lider.


GÖRÜNEN BUDUR 2

Kurulan partimizin adı AK, soyadı adalet
Erdoğan kuruverdi hükümeti, koptu kıyamet
Hortumcu, vurguncu hesap verecek nihayet

Plansız, programsız bu partilerde var sancı
Altmış senedir yöneten partilerin hepsi yalancı
Milletimiz Tayyip Erdoğan'ı yaptı başımızın tacı

Ferhat oldu, dağı, taşı deldi, çifte yollar yaptı
Tren rayı döşetti, komşu ülkelere kapıları açtı
Mecliste uyuklayan muhalefetin akılları karıştı

GÖRÜNEN BUDUR 1

Bu vatanda vardı hortum, vurgun, yalan, talan
Halkımız fakir bırakıldı, işsiz, çaresiz, perişan
Siyasi partilerin vaatlerine kalmadı inanan
Vurdu yumruğunu çıktı ortaya Tayyip Erdoğan

Halkımız yılgın, bezgin, çaresiz arıyordu kurtarıcı
Halkımızın denenmiş partilere kalmadı artık inancı
Yapıldı bir seçim, AK Parti halkın oldu baş tacı
Seçimi kaybeden denenmiş partilerde oluverdi sancı

Tayyip Erdoğan vurguncunun, talancının kesti nefesini
Fakir fukaranın dindi gözyaşı, huzur var, kesildi sesi
Sağlık problemi çözüldü, açıldı hastahanelerin kapısı
Enflasyon düştü, emeklinin maaşı arttı, yok artık tasası

Saturday, July 11, 2015

CİCİ BABAMA

Kayınpederin adı İsmail Kurtarıcı
Onu görünce belirir kalbimde sancı
Yoktur paradan başka dünyada inancı
Beni Allah ondan korusun

Kayınpederim şişman kısa boylu boduk
Hileli işler çevirmiş bizler yanında yoktuk
Şeytan kadar tehlikeli adama damat olduk
Beni Allah ondan korusun

Kayınpederim yaşlı 1315'li
Yatar kalkar iç donu çişli
Götünde poturu çift dikişli
Beni Allah ondan korusun

Kayınbiraderim Ceyar Ali
Sanki kayınpederin gözü kalbi
Rüyamda gördüm sanki şeytanın hayali
Beni Allah ondan korusun

Hanımıma kızdım ağzımdan yemin çıktı
Ayrılıyorum deyince hanımın kalbi sıkıştı
Dostlar duymuş, olmaz böyle diye çıkıştı
Ben hanımımı severim, benim de gözüm yaşlı

* Orhan ağabeyi yakın arkadaşımdır. Kayınpederi ve kayınbiraderi ile arası açıktı. Olayı anlattı, çok üzgündü. Kendisini teselli ettik. Bu şiiri yazdım, okudu ve çok beğendi.

Thursday, July 9, 2015

EKMELEDDİN

Ekmeleddin kimdir?

Babası cumhuriyet düşmanı. Atatürk inkılaplarına karşı çıkarak Mısır'a kaçan şeriat şeytanının oğludur.
Ekmelettin Mısır'da doğru, Nil nehrinde yıkandı.
Elhamra'da okudu, Kudüs'te tütsülendi, Kahire'de abdest alarak Suud kralının elini öptü. Mekke'de hacı oldu. Medine'de hurmasını yedi. Kralın himayesine girerek İslam Örgütü Genel Sekreteri oldu.
İşadamı Vehbi Koç'un oğlu olan Aydın Doğan'ın yakın arkadaşıdır. Siyasi partilere tavsiye etmiştir.
Türkiye'nin kalkınmasını istemeyen yurtiçi düşmanları, vurguncu, talancı, faiz lobisi, avrupalı soyguncular Türkiye'ye şeyhülislam olarak Ekmeleddin denilen şeriat şeytanını gönderdiler.
Amerika, ılımlı islam modeline Ekmelettin'i şeriat şeytanı olarak tayin etti.
Halkımıza tanıtalım. Bizim adayımız diyenleri halkımıza anlatalım.

Sunday, July 5, 2015

KARDEŞ

Bir olalım, birlikte olalım, Akhisar
Atatürkçi Düşünce Derneği'nde buluşalım.

ANNEM FİRDEVS

İsmail ile Şefika Hanımın biricik kızı
Yıl 1332'de dünyaya geldi evin nazlısı
Ailenin altın topu adı kondu Firdevs
Elden ele kucaktan kucağa seviyor herkes
Günler geçti büyüdü kızları, oldu okullu
Peşine takılmış zengin ağanın hayırsız oğlu
Yıllar aylar geçti yok huzuru, kaderi bu
Firdevs hanımın dünyaya gelmiş iki oğlu
Huzuru yok ama kaderine küsmüş mutlu
1960 yılında kaybetmiş hayırsız eşini
1979 yılında kaybetti annesi Şefika'yı
Yıllar, aylar geçti sürdü koca bir ömür
Çok yaşa, az yaşa, bir gün başa geliyor ölüm.

* Allah rahmet eylesin. Annem Firdevs 5/11/2008 tarihinde Allah'ın rahmetine kavuşarak Ankara'nın Cebesi Asri mezarlığında Ada 102 parsel 130'da gömüldü. Mekanı cennet olsun.

Sunday, June 14, 2015

ANALARIMIZ

ANALARIMIZ

Genciniz, ihtiyarınız mutlu olun, kutlu olun
Sizleri senede bir gün kutlamış olsak da
Ömür boyu sağlıklı, varlıklı, mutlu kalın
Allahım sizleri yaratırken mutlu kılmış
Sizlere uzanan kötü eller erisin, kurusun
Allah sizi Muhammed'e, Atatürk'e ana yapmış
Dünyamızın sevimli meleği olarak yaratmış
Cesur ol, korkma, yılma, sana kalkan eli kır
İnsanlıktan nasibi olmayan eşten yok hayır
O ne müslüman nede hristiyan, hain, sığır
Onun süslü lafına kanma, aldanma, sakın inanma.


* 10 Mayıs 2009 Anneler Günü

KADINLARIMIZ

Anamız avradımız
Dövülen sövülen
Ölen öldürülen
Soframızı kuran
Pişirip yediren
Yıkayıp paklayan
Doğurup büyüten
Evde şenlik kuran
Hazreti Muhammed'i doğuran
Cennet vaat edilen
Yaşamadan öldürülen
Bizim vefakar kadınlarımız


ANALARIMIZ

Sevimli analar mutlu olun, kutlu olun
Dertten, düşünceden, kederden uzak kalın
Sizleri senede bir gün kutlamış olsak da
Mahşer gününe kadar mutlu, kutlu kalın
Allah sizi özenle yaratırken mutlu kılmış
Sizlere uzanan eller, kötü diller kurusun
Allah sizi Muhammed'e, Atatürk'e ana yapmış
Dünyamızın sevimli meleği olarak yaratmış
Sevilip sayılıyorsunuz, elleriniz öpülsün


KADINLARIMIZ

Kadınlarımız melektir, onların çirkini olmaz
Güler yüzleri, tatlı dilleri var, onlara doyulmaz

Onlar evlerimizin direği, biricik meleği
Pişirip önümüze koyarlar, üç öğün yemeği

Evlerimizde şenlik, doğurur kız oğlan çocuk
Evlerimizde bereket artar, çekilmez yokluk

Ey dostlar! Meleklerimizin hakkını yemeyelim
Onlara el kaldıran zalimlere ne diyelim

El kaldıranların iki eli birden kurusun
Yataklara düşsün, dünyada cezasını bulsun
Yedikleri, içtikleri zehir olsun, kudursun

* 8 Mart 2009. Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.

ÇİLELİ BAŞIM

İki ayağım, bir gövdem
Tepesinde oturmuş bir başım
Kulak, burun, ağız
Üstünde gözüm, kaşım

Emekleyerek büyüdüm
Şimdi elli üç yaşım
Sana hizmet etmekten
Yoruldu gözüm, kaşım

Kimi der ki akıl yaşta
Kimi söyler akıl başta
Sen doğrusunu söyle ağzım
Taşıyamıyorum bu kafayı, kaldım yokuşta

TEZATLI TABLOLAR

Birinde din, örf, adet, Allah'a ibadet
Diğerinde yalan, öfke, inkar, hıyanet
Diğerinde vatan, millet sevgisi, iyi niyet
Diğerinde arsızlık, saygısızlık, bak sabret
Birinde aile düzeni, sevgi, saygı, hürmet
Diğerinde eroin, kokain, esrar, kötü niyet
Birinde erkek denmez, kıza benzer, bak rengine
Diğerinde kılık kıyafet düzgün, vurmaz engine

TANIDIĞIM

Ölünün evinde gözyaşı döker
Düğün evinde sofraya çöker
Camide hocanın yanı başında
Gözü fakirin ekmeğinde aşında
Toplulukta kimseye laf bırakmaz
İşine gelmeyeni yolda görse tanımaz
İş görmeyi çok sever, faizle para satar
Sağılan inekleri var, sütüne su katar
Hacca gidecek, yazılmış, sıra bekler
Günahını af ettirecek gözyaşı döker
Allah'a yalvarıp Şeytan'ı taşlayacak
İçinde taşıdığı şeytanı Mekke'de bırakacak

ALLAH'A ARZUHAL

Dünya denilen bu cehenneminde yanan
Alev alev, ateşinde kül olup kavrulan
Elem, keder harmanında ezilip savrulan
Kader değirmeninde öğütülüp un olan
Alın yazısı denen teknede yoğrulan
Dünya ateşinde pişirilip mahvolan
Ölümsüzlük diyarı Cennet'in vaat olunan
Yanıkzede, BEN değil miyim?

CANAN'A

Gömleğin beyaz, eteğin pembe
Seni gördüm başım döndü yine
Kırmızı giymişsin, ne çare
Rüyalarımın tatlı kadını

Baktım ki yüzünün rengi soluk
Gecelerin uykusuz, moralin bozuk
Gözlerinin içindeki hayal donuk
Rüyalarımın tatlı kadını

Üzdümse seni, yazan ellerim kırılsın
Rüyalarıma girme, hayallerim yıkılsın
Uykularım kaçsın, ruhum sıkılsın
Rüyalarımın tatlı kadını

İŞTE BENİM

Gençliğimin baharında çok koştum
Kaderim benim diyardan diyara uçtum
Efkarlandım, rakı masasında çok coştum
Ben gurbeti meze, hasreti rakı diye içtim
Karanlık yolda yürüdüm, gölgemi çiğneyip geçtim
Çok kişi tanıdım, vefalı dost diye kendimi seçtim
Gönül, haddini bil diye kendime çok rest çektim
Gurbet pınarından kana kana çok sular içtim
Aradım, sordum, bulan yok, bu benim gençliğim

DOKTORUMA: ERCAN KUTLU

Proflar, doçentler, tabiplerimiz
Hasta canlara can katanlar
Hastanın acısını, ağrısını bal yapanlar
Dileğim ellerinizin hünerleri artsın
Size dua eden eller arşa kalksın
Aile yuvanızda güller açsın
Hastalarınız kapınızda bekler
İnsanoğlunda çeşitli dertler
Hastalarda dert, sizlerden deva
Sol gözümde katarakt, bakarım buğulu
Soruşturdum, ameliyatmış çözüm yolu
Akhisar Hastanesi dillere destan olmuş
Doktor Ercan Kutlu adını Akhisar'da duyurmuş
Haydi Ertuğrul, doktor Ercan Kutlu gözünü açsın
Al kalemi eline, gören gözünle bir şiir yazılsın

ÖZGE

Kızımızın saçları kara, gözleri ela
Başı diktir, saldırıverir sağa, sola

Sevimlidir, evimizin biricik prensesi
Kimseye benzemez, yoktur onun gibisi

Çok severler onu Mehmet ile Ayten teyzesi
İzmir'de okuyor, yolunu bekler ninesi, dedesi

Çok seçicidir, önüne konan her yemeği beğenmez
Merttir, doğrucudur, hiç bir yalan söylemez

Ona dualar ediyoruz, istikbalde yolu açık olsun
Dualarımız kabul olsun, Allah onu korusun

ELİF NUR

Evimizin biricik sevimli küçük kızı
Boyu posu yerinde, çoktur onun nazı
O bir bastığı yere bir daha basmaz
Çok severiz, onun nazına gönül dayanmaz

Özge ablası ile şakası, ağız kavgası çoktur
Dakika geçmez, barışıverir, onun kini yoktur
Ertuğrul dedesini, Birsen babaannesini çok sever
Onun okul arkadaşı çoktur, durmaz gezer

Mehmet amcası, Ayten teyzesinin sevimli kızı
Her gün onları arar, sorar, bitmez tükenmez nazı
Oktay beyin, Özden hanımın iki sevimli kızları
Allah onları korusun, ailemizin Allah'tan niyazı.

* 20 Aralık 2011

FAKİR SOFRASI

Fakirlerin sofrasında soğan ile ekmek
Zenginlerin sofrasında baklava ile börek
Bu adaletsiz dünyada dayanmaz buna yürek
Ne kadar anlatsam çok laf var söylenecek

Hacılar, hocalar söylüyorlar, bu alın yazısı
Fakirin cennette bolluk olacakmış sofrası
Dünyada aç geziyor var mı bunun bir faydası
Ne kadar anlatsam çok laf var söylenecek

Fakirin çoluk çocuğu aç, sefil, yalın ayak
Ömrü gelip geçiyor, dünya nimetine bakarak
Başa gelmiş fakirlik, kötü kaderine ağlayarak
Ne kadar anlatsam çok laf var söylenecek

EŞE DOSTA

Okuyorum benim gazetem Posta
Selam olsun okuyan eşe dosta
Şiir yazdım, sevenler okursa

Gazetemde ne ararsan bulursun
Doktor Haydar Dümen yazmış okursun
İyi oku, kıçının üstüne oturursun

Doktor Haydar Dümen'e sabır selamet
Kimileri şikayetçi kalkmadığından
Kimi doldur boşalt yapamadığından

Kimi ağlıyor kazaen zarı yırtılmış
Kiminin mastürbasyonla aklı karışmış
Doktor Haydar Dümen de şaşırmış kalmış.


AŞIĞIM

Gece gündüz düşünürüm senin hayalini
Ellerim tutmak ister sıcacık ellerini
Dudaklarım öpmek ister kadife tenini
Arıyorum gece gündüz hep seni

Kollarım sarmak ister senin ince belini
Burnum koklamak ister o nazik bedenini
Kulaklarım duymak ister buğulu sesini
Arıyorum gece gündüz hep seni

Bu arayışlarım bir gün olur biter
Çektiğim bu acı, hasret bana yeter
Seni göremezsem içimde hep keder
Arıyorum gece gündüz hep seni

BIRAKIP GİDEN

Mahşer ateşi mi bu bahtsız başımda yanan
Canını gidip de gelmeyen, canansız kalan
Evladı hayalinin boynunu bükük bırakan
Oğullarımın biricik anası yüreğimden kopan

Mahşerin sönmez ateşi içimde yanıyor
Yarap yaram çok büyük, kalbim kanıyor
Göz pınarım açıldı, dinmez yaşlar akıyor
Gönül evim yıkıldı, canan kapımdan çıkıyor

Akıla gelir miydi ölümle biten bu acı
Sen varlığımda, yokluğumda başımın tacı
Hep seni arayacağım, dinmez içimdeki sancı
Bir gün seninle buluşacağım, bu kalbimin inancı


* 2 Kasım 2007. Çok sevdiğim, değerli arkadaşım Mustafa Teldemir, hanımının ölümünde, mezarlıkta yanımda ağlarken; o, elemini, kederini, üzüntüsünü, göz yaşlarıyla yoğururken, çok duygulandım. Bu şiiri yazarak onun ızdırabına tercüman oldum.

BEKLİYORUZ

Akhisar'ın Genç İş Adamları Derneği
Her meslekten toplanmış üyeleri
Çalışıyorlar alın teri ile emeği

Akhisar'ı yüceltip adını duyuracaklar
Malını üretip, işleyip pazara koyacaklar
Parası pulu olan zengine örnek olacaklar

Başarının mayası, akıl, fikir, alın teri
Birleşik sermaye ile bitirecek işleri
Akhisar için çok şey var söyleyecekleri

Dernekler, odalar gelin artık bir araya
Akhisar'ın sorunlarını dökün ortaya
İşsizlik, sefalet, açlık geldi buraya

Artık Akhisar Şehir Konseyi kurulsun
Liyakatsiz siyaset simsarlarına duyurulsun
Halkımız uyansın, Akhisar artık il olsun

Uyutulduk, siyaset simsarlarına yem olduk
Başı olmayan başsızları başımızda bulduk
Politikacılar size hizmet etmekten yorulduk

Çekilin artık Akhisarlı başına baş bulsun
Çarşımıza, pazarımıza bir düzen kurulsun
Kooperatifler kurulsun, evsizin evi olsun

Fakir fukaranın artık sofrası kurulsun
Politikacıları kovacağız  halkımıza duyurulsun
Çalsın davullar, zurnalar, halkımız oynasın.


MEYHANE

Baktım loş bir hane
Gördüm ki: Meyhane
Sıra sıra şişeler
Her cins birer ikişer

Karşımda tahta bir masa
Üzerinde meyi mezesi
Gözünde yaş, içinde tasa
Üzgün, bürünmüş yasa

Gam yüklü bir surat
Işığa hasret iki göz
Bakışlarında ızdırap
Yok söyleyeceği bir söz

Dolup dolup boşalan kadehi
Gamı kederidir onun mezesi
Yok olmuş gündüzü, gecesi
Yıkılan hayalin meyhanesi

Kulağıma gelen bir name
Derdimi kimlere desem
Başımı alıp nerelere gitsem
Bu aşk öldürecek beni nidası

Bir başka masada değişik şarkı
Dertleri ortak, yok bir farkı
Kırılmış dünyaların çarkı
Dertleri benzer, dünyaları ayrı

HAİNLER

Adam gibi boynuna takmış kravatı
Zar zor koymuş cebine diplomayı
Yemin etmiş bu devleti soymaya
Öğüt verir vatansever olmayı
Bizler bunları baş tacı ederiz
Her seçimde başımıza bela ederiz
El pençe durur ömürlü ol deriz
Bize nutuk çeker şak şak ederiz
Bankaları soyup hortumlayıp yiyenler
Kayın validemden çıkı kaldı diyenler
Çaldığı paraları Amerika'ya götürenler
Amerikan vatandaşı olup dışa tüyenler
Bir gün olup bunun hesabı sorulacak
Vatan hainleri için mahkemeler kurulacak
Kubur fareleri, bulanık su sülükleri bunlar

DOKTORUMA: HAKAN DESTAN

Proflar, doçentler, tabiplerimiz
Hasta olan canlara can katanlar
Acısını, ağrısını bal yapanlar
Dileğim ellerinizin hünerleri artsın
Size dua eden eller arşa kalksın
Aile yuvanızda güller açsın
Hastalarınız kapıda bekler
İnsanoğlunda çeşitli dertler
Hastalarda dert sizlerden deva
Ailem Birsen Hanım'ın ayağı kırıldı
İhtiyar yaşımda dünya başıma yıkıldı
Sorduk doktor Hakan Destan'ın adını duyduk
Akhisar Devlet Hastanesi'nde deva bulduk
Ayağa kaldırdı Hakan Bey'in hünerli eli
Akhisar Hastanesi dillere destan olmuş
Dr. Hakan Destan adını Akhisar'a duyurmuş

Sonsuz teşekkürler

KADERİM

Benim bebeğim, benim biricik nazlı bebeğim
Edalım, sevdalım, sarı saçlı menekşe gözlüm
Vuslatı bekleyen güler yüzlü tatlı sözlüm
Mahşerin bu sönmez ateşi içimde yanıyor
Yarap yaram büyük, çaresizim kalbim kanıyor
Akıla gelir miydi ölümle biten bu sonsuz acı
Benim sevip de kavuşamadığım başımın tacı
Mezarının başında gözümde yaş içimde sancı
Kara toprağını göz yaşımla sulamaya geldim
Bana söylerdin, sensiz yaşamam ölürüm derdin
Ama ben sensiz kaldım, sanki yaşayan bir ölü
Benim sensiz bu diyarda yaşamam mümkün mü
Sen bana veda etmeden ayrıldın gönül evimden
Sana veda şiiri yazdım, gidiyorum memleketimden
Senin bilmediğin bir şehirde sensiz göz yaşımla


* 10 Nisan 1958'de Salih Yılmaz Anısına

ARARIM

Bir dostum var
Her an yanı başımda
Bir dostum var
Her gün ekmeğimde aşımda

Bir dostum var
Sesime kulak veren
Bir dostum var
İpe urgana un seren

Bir dostum var
Gecemi gündüz eden
Bir dostum var
Arkamdan söz eden

Dostu çok olanın
Bitmez derdi çilesi
Dostu yolda bulanın
Yoktur gündüzü gecesi

Günün, gecenin ışığında
Yürüyorum elimde fenerim
Aradığım bulunmaz
Ben ona dost derim