Baktım loş bir hane
Gördüm ki: Meyhane
Sıra sıra şişeler
Her cins birer ikişer
Karşımda tahta bir masa
Üzerinde meyi mezesi
Gözünde yaş, içinde tasa
Üzgün, bürünmüş yasa
Gam yüklü bir surat
Işığa hasret iki göz
Bakışlarında ızdırap
Yok söyleyeceği bir söz
Dolup dolup boşalan kadehi
Gamı kederidir onun mezesi
Yok olmuş gündüzü, gecesi
Yıkılan hayalin meyhanesi
Kulağıma gelen bir name
Derdimi kimlere desem
Başımı alıp nerelere gitsem
Bu aşk öldürecek beni nidası
Bir başka masada değişik şarkı
Dertleri ortak, yok bir farkı
Kırılmış dünyaların çarkı
Dertleri benzer, dünyaları ayrı