Sunday, June 14, 2015

ANALARIMIZ

ANALARIMIZ

Genciniz, ihtiyarınız mutlu olun, kutlu olun
Sizleri senede bir gün kutlamış olsak da
Ömür boyu sağlıklı, varlıklı, mutlu kalın
Allahım sizleri yaratırken mutlu kılmış
Sizlere uzanan kötü eller erisin, kurusun
Allah sizi Muhammed'e, Atatürk'e ana yapmış
Dünyamızın sevimli meleği olarak yaratmış
Cesur ol, korkma, yılma, sana kalkan eli kır
İnsanlıktan nasibi olmayan eşten yok hayır
O ne müslüman nede hristiyan, hain, sığır
Onun süslü lafına kanma, aldanma, sakın inanma.


* 10 Mayıs 2009 Anneler Günü

KADINLARIMIZ

Anamız avradımız
Dövülen sövülen
Ölen öldürülen
Soframızı kuran
Pişirip yediren
Yıkayıp paklayan
Doğurup büyüten
Evde şenlik kuran
Hazreti Muhammed'i doğuran
Cennet vaat edilen
Yaşamadan öldürülen
Bizim vefakar kadınlarımız


ANALARIMIZ

Sevimli analar mutlu olun, kutlu olun
Dertten, düşünceden, kederden uzak kalın
Sizleri senede bir gün kutlamış olsak da
Mahşer gününe kadar mutlu, kutlu kalın
Allah sizi özenle yaratırken mutlu kılmış
Sizlere uzanan eller, kötü diller kurusun
Allah sizi Muhammed'e, Atatürk'e ana yapmış
Dünyamızın sevimli meleği olarak yaratmış
Sevilip sayılıyorsunuz, elleriniz öpülsün


KADINLARIMIZ

Kadınlarımız melektir, onların çirkini olmaz
Güler yüzleri, tatlı dilleri var, onlara doyulmaz

Onlar evlerimizin direği, biricik meleği
Pişirip önümüze koyarlar, üç öğün yemeği

Evlerimizde şenlik, doğurur kız oğlan çocuk
Evlerimizde bereket artar, çekilmez yokluk

Ey dostlar! Meleklerimizin hakkını yemeyelim
Onlara el kaldıran zalimlere ne diyelim

El kaldıranların iki eli birden kurusun
Yataklara düşsün, dünyada cezasını bulsun
Yedikleri, içtikleri zehir olsun, kudursun

* 8 Mart 2009. Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.

ÇİLELİ BAŞIM

İki ayağım, bir gövdem
Tepesinde oturmuş bir başım
Kulak, burun, ağız
Üstünde gözüm, kaşım

Emekleyerek büyüdüm
Şimdi elli üç yaşım
Sana hizmet etmekten
Yoruldu gözüm, kaşım

Kimi der ki akıl yaşta
Kimi söyler akıl başta
Sen doğrusunu söyle ağzım
Taşıyamıyorum bu kafayı, kaldım yokuşta

TEZATLI TABLOLAR

Birinde din, örf, adet, Allah'a ibadet
Diğerinde yalan, öfke, inkar, hıyanet
Diğerinde vatan, millet sevgisi, iyi niyet
Diğerinde arsızlık, saygısızlık, bak sabret
Birinde aile düzeni, sevgi, saygı, hürmet
Diğerinde eroin, kokain, esrar, kötü niyet
Birinde erkek denmez, kıza benzer, bak rengine
Diğerinde kılık kıyafet düzgün, vurmaz engine

TANIDIĞIM

Ölünün evinde gözyaşı döker
Düğün evinde sofraya çöker
Camide hocanın yanı başında
Gözü fakirin ekmeğinde aşında
Toplulukta kimseye laf bırakmaz
İşine gelmeyeni yolda görse tanımaz
İş görmeyi çok sever, faizle para satar
Sağılan inekleri var, sütüne su katar
Hacca gidecek, yazılmış, sıra bekler
Günahını af ettirecek gözyaşı döker
Allah'a yalvarıp Şeytan'ı taşlayacak
İçinde taşıdığı şeytanı Mekke'de bırakacak

ALLAH'A ARZUHAL

Dünya denilen bu cehenneminde yanan
Alev alev, ateşinde kül olup kavrulan
Elem, keder harmanında ezilip savrulan
Kader değirmeninde öğütülüp un olan
Alın yazısı denen teknede yoğrulan
Dünya ateşinde pişirilip mahvolan
Ölümsüzlük diyarı Cennet'in vaat olunan
Yanıkzede, BEN değil miyim?

CANAN'A

Gömleğin beyaz, eteğin pembe
Seni gördüm başım döndü yine
Kırmızı giymişsin, ne çare
Rüyalarımın tatlı kadını

Baktım ki yüzünün rengi soluk
Gecelerin uykusuz, moralin bozuk
Gözlerinin içindeki hayal donuk
Rüyalarımın tatlı kadını

Üzdümse seni, yazan ellerim kırılsın
Rüyalarıma girme, hayallerim yıkılsın
Uykularım kaçsın, ruhum sıkılsın
Rüyalarımın tatlı kadını

İŞTE BENİM

Gençliğimin baharında çok koştum
Kaderim benim diyardan diyara uçtum
Efkarlandım, rakı masasında çok coştum
Ben gurbeti meze, hasreti rakı diye içtim
Karanlık yolda yürüdüm, gölgemi çiğneyip geçtim
Çok kişi tanıdım, vefalı dost diye kendimi seçtim
Gönül, haddini bil diye kendime çok rest çektim
Gurbet pınarından kana kana çok sular içtim
Aradım, sordum, bulan yok, bu benim gençliğim

DOKTORUMA: ERCAN KUTLU

Proflar, doçentler, tabiplerimiz
Hasta canlara can katanlar
Hastanın acısını, ağrısını bal yapanlar
Dileğim ellerinizin hünerleri artsın
Size dua eden eller arşa kalksın
Aile yuvanızda güller açsın
Hastalarınız kapınızda bekler
İnsanoğlunda çeşitli dertler
Hastalarda dert, sizlerden deva
Sol gözümde katarakt, bakarım buğulu
Soruşturdum, ameliyatmış çözüm yolu
Akhisar Hastanesi dillere destan olmuş
Doktor Ercan Kutlu adını Akhisar'da duyurmuş
Haydi Ertuğrul, doktor Ercan Kutlu gözünü açsın
Al kalemi eline, gören gözünle bir şiir yazılsın

ÖZGE

Kızımızın saçları kara, gözleri ela
Başı diktir, saldırıverir sağa, sola

Sevimlidir, evimizin biricik prensesi
Kimseye benzemez, yoktur onun gibisi

Çok severler onu Mehmet ile Ayten teyzesi
İzmir'de okuyor, yolunu bekler ninesi, dedesi

Çok seçicidir, önüne konan her yemeği beğenmez
Merttir, doğrucudur, hiç bir yalan söylemez

Ona dualar ediyoruz, istikbalde yolu açık olsun
Dualarımız kabul olsun, Allah onu korusun

ELİF NUR

Evimizin biricik sevimli küçük kızı
Boyu posu yerinde, çoktur onun nazı
O bir bastığı yere bir daha basmaz
Çok severiz, onun nazına gönül dayanmaz

Özge ablası ile şakası, ağız kavgası çoktur
Dakika geçmez, barışıverir, onun kini yoktur
Ertuğrul dedesini, Birsen babaannesini çok sever
Onun okul arkadaşı çoktur, durmaz gezer

Mehmet amcası, Ayten teyzesinin sevimli kızı
Her gün onları arar, sorar, bitmez tükenmez nazı
Oktay beyin, Özden hanımın iki sevimli kızları
Allah onları korusun, ailemizin Allah'tan niyazı.

* 20 Aralık 2011

FAKİR SOFRASI

Fakirlerin sofrasında soğan ile ekmek
Zenginlerin sofrasında baklava ile börek
Bu adaletsiz dünyada dayanmaz buna yürek
Ne kadar anlatsam çok laf var söylenecek

Hacılar, hocalar söylüyorlar, bu alın yazısı
Fakirin cennette bolluk olacakmış sofrası
Dünyada aç geziyor var mı bunun bir faydası
Ne kadar anlatsam çok laf var söylenecek

Fakirin çoluk çocuğu aç, sefil, yalın ayak
Ömrü gelip geçiyor, dünya nimetine bakarak
Başa gelmiş fakirlik, kötü kaderine ağlayarak
Ne kadar anlatsam çok laf var söylenecek

EŞE DOSTA

Okuyorum benim gazetem Posta
Selam olsun okuyan eşe dosta
Şiir yazdım, sevenler okursa

Gazetemde ne ararsan bulursun
Doktor Haydar Dümen yazmış okursun
İyi oku, kıçının üstüne oturursun

Doktor Haydar Dümen'e sabır selamet
Kimileri şikayetçi kalkmadığından
Kimi doldur boşalt yapamadığından

Kimi ağlıyor kazaen zarı yırtılmış
Kiminin mastürbasyonla aklı karışmış
Doktor Haydar Dümen de şaşırmış kalmış.


AŞIĞIM

Gece gündüz düşünürüm senin hayalini
Ellerim tutmak ister sıcacık ellerini
Dudaklarım öpmek ister kadife tenini
Arıyorum gece gündüz hep seni

Kollarım sarmak ister senin ince belini
Burnum koklamak ister o nazik bedenini
Kulaklarım duymak ister buğulu sesini
Arıyorum gece gündüz hep seni

Bu arayışlarım bir gün olur biter
Çektiğim bu acı, hasret bana yeter
Seni göremezsem içimde hep keder
Arıyorum gece gündüz hep seni

BIRAKIP GİDEN

Mahşer ateşi mi bu bahtsız başımda yanan
Canını gidip de gelmeyen, canansız kalan
Evladı hayalinin boynunu bükük bırakan
Oğullarımın biricik anası yüreğimden kopan

Mahşerin sönmez ateşi içimde yanıyor
Yarap yaram çok büyük, kalbim kanıyor
Göz pınarım açıldı, dinmez yaşlar akıyor
Gönül evim yıkıldı, canan kapımdan çıkıyor

Akıla gelir miydi ölümle biten bu acı
Sen varlığımda, yokluğumda başımın tacı
Hep seni arayacağım, dinmez içimdeki sancı
Bir gün seninle buluşacağım, bu kalbimin inancı


* 2 Kasım 2007. Çok sevdiğim, değerli arkadaşım Mustafa Teldemir, hanımının ölümünde, mezarlıkta yanımda ağlarken; o, elemini, kederini, üzüntüsünü, göz yaşlarıyla yoğururken, çok duygulandım. Bu şiiri yazarak onun ızdırabına tercüman oldum.

BEKLİYORUZ

Akhisar'ın Genç İş Adamları Derneği
Her meslekten toplanmış üyeleri
Çalışıyorlar alın teri ile emeği

Akhisar'ı yüceltip adını duyuracaklar
Malını üretip, işleyip pazara koyacaklar
Parası pulu olan zengine örnek olacaklar

Başarının mayası, akıl, fikir, alın teri
Birleşik sermaye ile bitirecek işleri
Akhisar için çok şey var söyleyecekleri

Dernekler, odalar gelin artık bir araya
Akhisar'ın sorunlarını dökün ortaya
İşsizlik, sefalet, açlık geldi buraya

Artık Akhisar Şehir Konseyi kurulsun
Liyakatsiz siyaset simsarlarına duyurulsun
Halkımız uyansın, Akhisar artık il olsun

Uyutulduk, siyaset simsarlarına yem olduk
Başı olmayan başsızları başımızda bulduk
Politikacılar size hizmet etmekten yorulduk

Çekilin artık Akhisarlı başına baş bulsun
Çarşımıza, pazarımıza bir düzen kurulsun
Kooperatifler kurulsun, evsizin evi olsun

Fakir fukaranın artık sofrası kurulsun
Politikacıları kovacağız  halkımıza duyurulsun
Çalsın davullar, zurnalar, halkımız oynasın.


MEYHANE

Baktım loş bir hane
Gördüm ki: Meyhane
Sıra sıra şişeler
Her cins birer ikişer

Karşımda tahta bir masa
Üzerinde meyi mezesi
Gözünde yaş, içinde tasa
Üzgün, bürünmüş yasa

Gam yüklü bir surat
Işığa hasret iki göz
Bakışlarında ızdırap
Yok söyleyeceği bir söz

Dolup dolup boşalan kadehi
Gamı kederidir onun mezesi
Yok olmuş gündüzü, gecesi
Yıkılan hayalin meyhanesi

Kulağıma gelen bir name
Derdimi kimlere desem
Başımı alıp nerelere gitsem
Bu aşk öldürecek beni nidası

Bir başka masada değişik şarkı
Dertleri ortak, yok bir farkı
Kırılmış dünyaların çarkı
Dertleri benzer, dünyaları ayrı

HAİNLER

Adam gibi boynuna takmış kravatı
Zar zor koymuş cebine diplomayı
Yemin etmiş bu devleti soymaya
Öğüt verir vatansever olmayı
Bizler bunları baş tacı ederiz
Her seçimde başımıza bela ederiz
El pençe durur ömürlü ol deriz
Bize nutuk çeker şak şak ederiz
Bankaları soyup hortumlayıp yiyenler
Kayın validemden çıkı kaldı diyenler
Çaldığı paraları Amerika'ya götürenler
Amerikan vatandaşı olup dışa tüyenler
Bir gün olup bunun hesabı sorulacak
Vatan hainleri için mahkemeler kurulacak
Kubur fareleri, bulanık su sülükleri bunlar

DOKTORUMA: HAKAN DESTAN

Proflar, doçentler, tabiplerimiz
Hasta olan canlara can katanlar
Acısını, ağrısını bal yapanlar
Dileğim ellerinizin hünerleri artsın
Size dua eden eller arşa kalksın
Aile yuvanızda güller açsın
Hastalarınız kapıda bekler
İnsanoğlunda çeşitli dertler
Hastalarda dert sizlerden deva
Ailem Birsen Hanım'ın ayağı kırıldı
İhtiyar yaşımda dünya başıma yıkıldı
Sorduk doktor Hakan Destan'ın adını duyduk
Akhisar Devlet Hastanesi'nde deva bulduk
Ayağa kaldırdı Hakan Bey'in hünerli eli
Akhisar Hastanesi dillere destan olmuş
Dr. Hakan Destan adını Akhisar'a duyurmuş

Sonsuz teşekkürler

KADERİM

Benim bebeğim, benim biricik nazlı bebeğim
Edalım, sevdalım, sarı saçlı menekşe gözlüm
Vuslatı bekleyen güler yüzlü tatlı sözlüm
Mahşerin bu sönmez ateşi içimde yanıyor
Yarap yaram büyük, çaresizim kalbim kanıyor
Akıla gelir miydi ölümle biten bu sonsuz acı
Benim sevip de kavuşamadığım başımın tacı
Mezarının başında gözümde yaş içimde sancı
Kara toprağını göz yaşımla sulamaya geldim
Bana söylerdin, sensiz yaşamam ölürüm derdin
Ama ben sensiz kaldım, sanki yaşayan bir ölü
Benim sensiz bu diyarda yaşamam mümkün mü
Sen bana veda etmeden ayrıldın gönül evimden
Sana veda şiiri yazdım, gidiyorum memleketimden
Senin bilmediğin bir şehirde sensiz göz yaşımla


* 10 Nisan 1958'de Salih Yılmaz Anısına

ARARIM

Bir dostum var
Her an yanı başımda
Bir dostum var
Her gün ekmeğimde aşımda

Bir dostum var
Sesime kulak veren
Bir dostum var
İpe urgana un seren

Bir dostum var
Gecemi gündüz eden
Bir dostum var
Arkamdan söz eden

Dostu çok olanın
Bitmez derdi çilesi
Dostu yolda bulanın
Yoktur gündüzü gecesi

Günün, gecenin ışığında
Yürüyorum elimde fenerim
Aradığım bulunmaz
Ben ona dost derim